Kuantum ışınlanma ve kuantum internet kavramları, geleceğimizi şekillendirecek kuantum teknolojilerinin temelini yaratıcı fazla manâlı iki kavram. Kuantum ışınlanma, en basit haliyle maddenin kendisinin bir diğer hali olan enerjiye dönüştürülerek uzay zamanda hareket ettirilmesi biçiminde tanımlanıyor ve yıllardır kuantum ışınlanmanın pratiğe geçirilmesi için onlarca bilimsel çalışma yürütülüyor.
Bu konudaki en manâlı çalışmalardan biri 2016 yılında gerçekleştirilmiş ve bilim insanları fotonları fiber optik kablolar yoluyla 6 km boyunca ışınlamışlardı. Aradan geçen dört yılın gerisinde ışınlanmanın gerçekleştiği mesafe, yine fiber optik kablolar aracılığıyla 44 km’ye çıktı.
Fermilab, BEYGIR&T, Caltech, Harvard, NASA ve Calgary Üniversitesi’nden bilim insanlarının gerçekleştirdiği egzersiz sonucunda, 44 kilometrelik fiber optik ağ üstünde ışınlama gerçekleştirildi.
Bu haber niçin bu kadar kayda değer?
Kuantum ışınlanma çalışmaları epeyce kayda değer. Çünkü bu çalışmaların sonucunda, kuantum internetin hayata geçirilmesinde bir adım daha ileriye gidebileceğimiz düşünülüyor. Kuantum interneti temelde bilgiyi kuantum mekaniğinin yasalarını kullanarak aktarma üstüne kurulu bir sistem ve önümüzdeki on yıl içerisinde tehlikesiz veri aktarımı için etkin olarak kullanılabilen bir sistem halini alacağı düşünülüyor.
Kuantum internetin ülkeler ve kıtalar arası güvenli veri aktarımı gibi alanlarda kullanılabilmesi için tabii ki az önce aşılması gereken o kadar çok bilimsel ‘engel’ var. Fakat bu araştırmalar, kuantum dolanıklık kullanılarak uzakta mesafe ışınlamaların da yapılabildiğinin kanıtlanmış olması sebebiyle oldukça kayda değer.
Kuantum internet, ‘herkesin interneti’ olacak mı?
Kuantum internetin geleceğine dair planlar şu lahza için daha fazla güvenli bilgi aktarımı gibi konu başlıkları üzerinden yapılıyor ve bunu bildiğimiz anlamıyla ‘internet‘ olarak yaygın bir şekilde kullanabilmemiz için, uzunca zamana ve çokça araştırmaya lüzum olduğu söyleniyor.
